entry'ler (127)

iz bırakan kitap cümleleri

"Hep yanlış zamanlarda doğru yerde, doğru zamanlarda yanlış yerdeydik. Hep kıl payı kaçırmıştık birbirimizi. Gerçeği yakalamaya hep birkaç santim uzakta kalakalmıştık. Bence işin özeti bu. Bir dizi kaçırılmış fırsat. Bütün parçalar ta baştan beri ortadaydı, ama kimse onları nasıl birleştirip bütünleştireceğini bilemiyordu."
paul auster

ben bu yazıyı kendime yazdım

Geçmişin ardından gözyaşı dökmek de manasızdı, adına dövüşmek de.
Ve geçmişi sıla belleyenler ömür boyu gurbette yaşamaya mahkum olduklarına göre,
ya hafızayı hatıralardan uzaklaştırmak lazımdı ya da hatıraları ait oldukları zamandan.
Aksi takdirde, acıtırdı geçmiş; boş yere yaralanırdı insan.

bir gun once terkedilen erkek

kaybetmenin azameti içinde eriyen , ancak halen bir umut taşıyan erkektir.

ben bu yazıyı sana yazdım

Ben seni kırmak için yaratılmadım. Uzun zamandır seni planlıyorum haksızca; cezalandırılacak kadar mı yabancı, tanınmaz ve suç yüklüydüm? ! Belki; seni çok yıprattığımın, bıraktığımın elbette farkına vardım, ama herşey mi benim aleyhte varoluşumla açıklanabilir? ! Beni, başta sana olmak üzere kimliklere karşı saldırganlaştıran koşulları tek başıma ben mi oluşturdum?

Alıntıdır: (bir sebebi yok yanlızca öptüm/KÜÇÜK iSKENDER)

chp zamanında ahır olarak kullanılan camiler

o zamanlarda mevcut camiler kadar, ilk ve orta öğretim kurumumuz ve o zaman mevcut din görevlimiz kadar eğitimcimiz olmuş olsa idi bugün teknoloji, sanat, bilim, sağlık alanlarında şimdi dünya devi olurduk.
yüz yıllardır var olan o camiler bu topluma ne kattı gerçekten merak ettiğim sorudur.
hergün haber okuyan gündemi takip eden biri olarak inandığınız dinde yasaklanmış men edilmiş her türlü faliyeti hergün artan bir yüzsüzlükle icra etmektesiniz. bu mudur sizin ahlak anlayışınız yaşam tarzınız
her sabah açıp haber başlıklarını okusanız beni anlayacağınıza inanıyorum.
BEKiR COŞGUNUN iLGiLi YAZISI ALTTADIR. veriler tuikten alınmıştır.
cumhuriyet.com.tr

ONUNCU KÖY

BEKiR COŞKUN

Normalde Uçmamız Lazım...

Türkiye;de 4 kütüphaneciler derneği, 1 opera derneği, 10 heykel, 18 resim, 18 sinema, 38 tiyatro derneği var;

Cami yaptırma derneği kaç tane?..

35.000

*

Hastane sayısı; 1220..

Sağlık ocağı sayısı; 6300

Cami sayısı; 85.000

Her 350 kişiye 1 cami, ama her 60 bin kişiye bir hastane düşüyor;

Doktor sayısı 77.000, din görevlisi sayısı 90.000

*

Kütüphane sayısı; 1200

Kuran kursu sayısı; 4000

içişleri Bakanlığı’nın bütçesi 783 trilyon, Ulaştırma Bakanlığı bütçesi 678 trilyon, Kültür Bakanlığı bütçesi 632 trilyon, Çevre Bakanlığı bütçesi 404 trilyon

Diyanet işleri Başkanlığı bütçesi; 2.7 katrilyon

*

Bu olanaklarla normalde uçmamız lazım.

Ama uçamıyoruz.

Çünkü din; inanç sömürücülerinin elinde toplumu kandırmanın sadece bir aracı&

işte; Türban dine girişin şartı değil; diyen, kurban kesmenin bu ilkel halden çıkartılmasını isteyen, kadın eli sıkmayı dine aykırı görmeyen&; Hele hele ;Atatürk&;ün Diyanet;e verdiği önemi şimdiye kadar hiçbir zaman görmedik&; diyebilen, herkesin sevip-saydığı, çağdaş bir din adamı olan Prof. Bardakoğlu&;nu Diyanet işleri Başkanlığı;ndan aldılar gece yarısı;

iktidar sahibi türbana tutunmuş uçarken, sen kalk &;türban şart değil; de;

Eeee, olmadı&

*

Ben en çok; bilgili, akıllı, yürekli Müslümanların, yüreklerindeki o yüce dini, bu sahtekârlıklardan kurtarmayı ne zaman düşünmeye başlayacaklarını merak ediyorum&;

Ne zaman?..

ayrılık sonrası dinlenmemesi gereken şarkılar

ravi - yorgun gemi.
hypnogaja - here comes the rain again.

şu yıldız bizim olsun derken kafaya kuşun sıçması

gece uçuşu yapabilen kuş türleri ülkemiz coğrafyasında çok sınırlı olduğu için gerçekleşme ihtimali düşük eylemdir.
bu sebeple yıldız tercihinde tereddüte düşülmesine mahal yoktur.

ahmet necdet sezer in sevilmeme nedenleri

en önemli sebeplerinden başlıcaları şunlardır: arap hayranı olmaması, bir hukukçu olarak anayasal sistemi çok iyi bilmesi ve laik cumhuriyet anlayışının savunucusu olması, Atatürk ilke ve inkılaplarının savunucusu olması, vatansever olması daha sayılabilecek nice kötü tarafı varda ben başlıcalarını yazarak tembellik yapmaktayım affınıza sığınırım.

atatürk ün yabancı dil bilmemesi

ANITKABiR' e gidildiğinde kütüphane bölümününün gezilmesi ve fransızca kitapların dahi altının çizilmiş olmasının görülmesiyle ortadan kalkacak olan yanılğı, cahilce söylem.

cebelitarık boğazının isminin türkçe olması

ingilizcede gibraltar, ispanyolcada estrecho de gibraltar türkçede cebeli tarık olarak geçen, arap komutan tarık bin ziyadın adı verilen bogazın, yıllardır neden adının türkçe olduğunun merak edilmesidir.
Şaşırtıcıdır. ( adı geçen boğazın isminde türkçe hiç bir kelime bulunmaması ise yukarda ki düşünceye sahip bireyin düşünce yapısını şiddetle kınamama sebep olmuştur.)

aydında toplanıyoruz zirvesi

elf diyarından katılımın beklenmediği, bu hayırlı remazan gününde neşeli ve şen geçmesi yaradandan niyaz edilen zirvedir. tüm katılanların şen olması dileğiyle...

atatürk ün yüce şehitlerimizi ölü olarak görmesi

yüce şehitlerini kelle olarak görenleri muhtemelen kendisini yönetmesi için siyasi lider olarak seçmiş sığ kapasitelinin, bir topluma 1000 yılda bir gelme olasılığı olan dehaya ve onun düşüncelerine yaptıklarına çamur atma çabasıdır.
neyse ki anılan karakter tiplerinin zekaları ancak bu sığlıkta ve basitlikte kalıp mantık çerçevesinde ifadeler kuramadıkları için küçümseyici bir gülüşle geçiştirilebilecek bir durumdur.

dünyada dinler olmasa olabilecekler

her toplumda şu anda var olduğu gibi sosyal akıl gelişerek birlikte yaşama kuralları oluşurdu aynı zamanda oluşan yeni kurallar sadece insan faktörü üzerinde şekillenmiş olacağından en büyük değeri insana verirdi.
aynı zamanda bu başlık bu dünyada dinler varda neler oluyor sorusunu çağrıştırmaktadır. dünyada ki en kanlı ölümler dini motivasyonlarla gerçekleştirilmedi mi.
insanlar içinde ki hırsı, öfkeyi, aç gözlülüğü, haksız kazanç elde etmeyi dinleri kullanarak yapmıyorlar mı, günümüzde gerçekleşen insan ayrımlarının en baskın etkeni dinler degil mi.

oruç tutmayan ateistler

bulunmuş olduğu durum ve düşünce yapısına uygun hareket eden, kararlı, yanılgı içinde olmayan kimselerdir.
eğer sorun aramak gerekirse oruç tutmak gibi bir çok dini fiil ve motifi yerine getirip kendi inancını sorgulayamayan bilinçsiz kimselerin durumlarını incelemek gerekir.
Şöyle ki; bir kimse yaptığı eylemin ona ne katacağını veyahut ne kazandıracağını bilmelidir, hissetmelidir.
eğer ki eylem düşünce sistemine bişey katmamışsa, basit en düşük düşünce kırıntılarıyla bile çözülebilecek (bu başlığı örnek verebiliriz )paradoksları hayatı boyunca yaşayacaktır.

yalnızlık bir tercihse güzeldir

anı değerli kılacak diğer bir kişinin eksik, yok olma durumundan ibarettir aslında,
tercih olma durumuna gelince, arasında olması beklenen, istenenin bulunmadığı bir seçenekler gurubu üzerinde verilen seçme kararıdır.

olric

kış hâlâ duruyor olduğu yerde... ben duruyorum…
sen yanımdan hızla geçiyorsun uzaklara ….
oysa bilmiyorsun ben uzaklara yollanacak bir mektubu taşıyorum içimde…
yazılanlar çoktan yazıldı... yaşandı ve bitti olric...
yazılanlar çoktan yazıldı bitti...
asla yinelemeyeceğiz bir daha!
nereye gitsem yabancıyım…

iz bırakan kitap cümleleri

kış hâlâ duruyor olduğu yerde... ben duruyorum…
sen yanımdan hızla geçiyorsun uzaklara ….
oysa bilmiyorsun ben uzaklara yollanacak bir mektubu taşıyorum içimde…
yazılanlar çoktan yazıldı... yaşandı ve bitti olric...
yazılanlar çoktan yazıldı bitti...
asla yinelemeyeceğiz bir daha!
nereye gitsem yabancıyım…

tutunamayanlar

ben bu yazıyı bize yazdım

oyun yeni baştan başladı,
tüm kağıtlar yeniden dağıtıldı, tüm hesaplar yapıldı, kaybedeceğimizin farkındaydık ama var olduğumuzu gösterdik ve kaybettik.
biz hiç bir zaman iyi bir oyuncu olamadık.

ben bu yazıyı sana yazdım

hani o kadar sessizce ve aniden çıkmıştınya hayatımdan, hani ben ne olduğunu bile anlayamamıştım,
hani aklımda olan tek sendin hani söylemiştim ya sana, ama sen umursamamıştın hani,
hani ben sana seni merak ettiğimi söylemiştim ya, sen boşver demiştin.
Hep seni boşverecek kadar güçlü olmayı diledim ancak boşverebildiğim görmezden geldiğim sadece kendim oldum, şimdi aynadan yansıyan bana benzemiyor artık,
Ama demiştim ya sana, hiç yokken sevebilirim demiştim bir insanı, bir şehri, bir anı.
işte öyle sevmiştim seni. Ama sevgi tek başına, taraf yönünden eksik olunca acıdan çok farklı olmuyormuş hissettim.
çok yakında hayatımda kalan sana ait ne varsa söküp atacağım, artık kuracağın hiç bir cümlenin, beni daha fazla yaralamaktan öteye gitmeyeceğini anladım ve ben yeteri kadar yaşadım acıyı.
sana ait olan herşey, her anda, acının tonu daha sert daha karanlık kusura bakma taşıyamıyorum artık.
hazırlan şimdi, artık dünyanın iki ucunda yaşayan insanlar kadar uzak olacağız seninle ve belkide aynı dili birkez daha konuşmayacağız.

sözlük yazarlarının tespitleri

adalet kavramı insan oğlunun en büyük paradoksudur.
biz her konuda adil olmaya çalışsak dahi hayat kendi düzenine müdehale niteliğinde olan sonuçların ortaya çıkmasına hiçbir zaman izin vermeyecektir.
yazgımız hiç bir zaman kendi elimizde olmayacaktır.
ve eğer bunun farkında iseniz hep bir yanınız eksik ve eksik olan yanınız acıyacaktır.